10 Temmuz 2013 Çarşamba

TARIM NEDİR?


TARIM NEDİR? 
Tarımın Tanımı 
Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, bunların kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, bu ürünlerin uygun koşullarda muhafazası, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanmasına tarım denir.
Tarım iki ana üretim dalından oluşur. 

1.Bitkisel Üretim, insanların temel uğraşlarından olan, gıda, giyim, yapı malzemesi, yakacak ve estetik gereksinimlerini karşıladıkları canlı materyallerdir. 

2.Hayvansal Üretim, insanların yeterli beslenmesi bir yandan da refah artışının sağlanması için yapılan üretim şeklidir.
Tarımsal Kaynaklar
1.Toprak 
Fiziksel ayrışmayla oluşmuş, kimyasal ayrışma ve humuslaşma olayları ile yeni özellikler kazanmış, yer kabuğunun en üstteki canlı tabakasıdır. Toprak, içinde ve üzerinde geniş bir canlı topluluğu barındırmakta, bitkilere besin maddesi sağlamaktadır. Dünyadaki toprakların ancak 1/10’inde üretim yapılabilmektedir. Türkiye’nin arazi varlığının ise yaklaşık %36’sı işlenmekte, %28’i çayır ve mera, %30’u orman ve fundalık olup, geriye kalan %6’lik bölümü diğer araziler içinde yer almaktadır. Ekilebilir arazinin ancak %11’i sulanabilmektedir. Toprak en önemli kaynaklardan birisi olup; tarım dışı amaçlarla kullanılması, ağır metallerle kirlenmesi ve erozyon sonucu oluşan etkilerle kayıplara uğramakta ve verim düşmektedir. Kaybedilen toprakların yeniden kazanılması çok zordur. 1 cm kalınlıktaki toprak ancak birkaç yüzyılda oluşabilmektedir. 
2.Hava 
İnsan ve canlıların yaşaması için hava hayati öneme sahiptir. Hayvanlar, bitkiler ve insanlar havasız yaşayamazlar. Yerküreyi saran gaz kütleye atmosfer denir. Atmosferdeki hava tabakasının kalınlığı 150 km’ dir. Atmosferin bir diğer adı da hava küredir. Bunun sadece 5 km’ si canlıların yaşamasına elverişlidir. Atmosferde bulunan gazların bitkilerin büyüme ve gelişmesine etkileri vardır. Havadaki oksijen (O2) miktarı oldukça stabildir. Karbondioksit ise (CO2) büyük değişmeler gösterir. Bu iki gaz bitkilerin büyümesinde oldukça önemlidir. Tabiî ki hava kirliliğinin de bitki büyümesi üzerinde önemli etkisi vardır. Bahçe bitkileri ve diğer bitkiler hava kirliliğine karşı duyarlıdır. Yeryüzünden uzaklaştıkça hava tabakasının yoğunluğu azalır. Atmosfer, yerkürenin etrafında adeta düzenleyici ve koruyucu bir örtü şeklindedir.
Havada bulunan gazları üç grupta toplayabiliriz: 
  1. <LI class=Yazi>Havada devamlı bulunan ve çoğunlukla miktarları değişmeyen gazlar (azot, oksijen ve diğer asal gazlar) <LI class=Yazi>Havada devamlı bulunan ve miktarları azalıp çoğalan gazlar (karbondioksit, su buharı, ozon)
  2. Havada her zaman bulunmayan gazlar (kirleticiler)
3.Su 
Yeryüzündeki tüm canlıların yaşamlarını sürdürebilmeleri için gereklidir. Bitkideki suyun eksikliği hücrelerin bölünmesini ve gelişmesini durdururken, fazla suda, büyüme ve gelişmeyi hızlandırır. Genelde suyun eksikliği bodurluğa, fazlalığı ise boylanmaya neden olur. Hücre protoplazmasının bileşiminde bol miktarda olan su, özellikle genç dokularda ve organizmalarda daha çoktur. Taze meyve ve sebzelerde ağırlıklarının %80-90’u sudur. En az su %70 ile kuru sarımsakta, en fazla ise %95 ile hıyarda bulunmaktadır. Bunu %94 ile kıvırcık salata ile %93 ile domates izler. Küçük miktarlarda çıplak gözle bakıldığında renksizdir. 

4.Güneş

Isı ve ışık veren büyük gök cismidir. Bitkilerin tümü yapraklarında klorofil oluşumu, fotosentezin yapılması, anorganik maddelerin organik maddelere dönüşümü, sürgün, yaprak, çiçek ve meyvelerin normal şekil, irilik ve kalınlıkla oluşabilmeleri, meyvelerde renk oluşumu güneş ışığına bağlıdır. Işık bu olaylarda doğrudan doğruya veya dolaylı olarak etki yapmaktadır. Bitkilerin ışığa olan gereksinimleri, bu enerjinin şiddetine, süresine ve kalitesine göre değişiklik gösterir. Güneş % 70 hidrojen, %20 helyum ve %5 de diğer elementlerden oluşur. Güneş enerjisini yüzeyindeki hidrojen atomlarının helyum atomlarına dönüşmesi sonucu bir patlama olur, bu patlamalardan günde milyonlarca olur bu şekilde güneş enerjisi meydana gelir. Güneş sarı bir cisimdir. Dünyaya sıcaklık ve ışıklık saçar. 
5.Gübre 
İçerisinde bir veya birkaç bitki besin maddesini bir arada bulunduran bileşiklere gübre, kültür topraklarımızın verim gücünü yükseltmek, ürünün nitelik ve niceliğini arttırmak amacıyla bu maddelerin toprağa verilmesi işine de gübreleme denir.
Gübreler yapılarına göre ticari ve işletme gübre olmak üzere 2’ye ayrılır. 

1. İşletme Gübreleri, hayvan gübresi, yeşil gübre, kemik unu, kan tozu, boynuz ve tırnak tozu gibi çeşitleri var. Fakat en çok hayvan gübresi kullanılır. 

a. Ahır Gübresi, ahır hayvanlarının ve katı dışkıları ile yataklıklarının artıklarından oluşan karışımdır. Bitki gelişimi için gerekli besin maddelerini sağlar. Aynı zamanda toprağın yapısını tarıma uygun hale getirir. Toprağın fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliğini düzenler. 
b. Yeşil gübre, baklagil cinsi bitkilerinden seçilir. Baklagiller havanın azotundan yararlanarak, köklerinde azot depolayan ve toprağın azotça zenginleşmesini sağlayan bitkilerdir. 


2. Ticari Gübreler, gübreler içinde en sıklıkla kullanılan tür ticaret gübreleridir. Gübre bayilerinde satılan ticaret gübreleri, bileşimlerinde bir veya birden fazla bitki besin maddesini bir arada bulundurur. İşletme gübrelerinden farklı olarak yüksek miktarda bitki besin maddesi içerir ve suda kolayca çözünür. Çeşitleri, Azotlu, Fosforlu, Potasyumlu, Kompoze gübreler olmak üzere 4 ana gruba ayrılır. 

Bitkiler ihtiyaç duydukları besin maddelerinin büyük bir bölümünü toprakaltı organları olan kökleri ile bir bölümünü de toprak üstü organları olan yaprak, dal ve gövdeleri ile alırlar. Gübre; tarımın dayanağı ve tarımsal üretimin en önemli girdileridir. Bu yüzden gübre ile ilgili özdeyişlerimiz vardır. Bunlar; “Gübresiz ağaç, avucunu havaya aç”, “Gübreyi kel başa sür, sonucunu sen de gör”.
6.Tohum 

Tohum, döllenmeden sonra tohum taslağının gelişmesiyle meydana gelir. Bir tohumda dıştan içe doğru tohum kabuğu(testa), besin dokusu(endosperm), embriyo ve olmak üzere üç kısım bulunur. Bunlardan en önemlisi embriyodur. 
Embriyo: Döllenmeden sonra yumurta hücresi bir selüloz çeper oluşturarak oospor olur. Oospor iki hücreye bölünür alttaki hücre suspensor diye adlandırılır. Suspensor besin maddesini emerek beslenir ve embriyoya dönüşür. Üstteki hücrede bölünerek gelişir ve kökçük, gövdecik ve çenek yapraklar olarak farklılaşır. Tohumun canlı olan kısmıdır.

EKOLOJİK TARIM SÖZLÜĞÜ

Ekolojik Tarım: üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir. Ekolojik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır. Tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç ya da mümkün olduğu kadar az kullanılması, bunların yerini aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan Ekolojik Tarım Sistemi geliştirilmiştir. FAO ve Avrupa Birliği tarafından konvansiyonel tarıma alternatif olarak da kabul edilen bu üretim şekli değişik ülkelerde farklı isimlerle anılmaktadır. Almanca ve Kuzey Avrupa dillerinde “Ekolojik Tarım”, Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca’da “Biyolojik Tarım”, İngilizce’de “Organik Tarım” Türkiye’de ise "Ekolojik veya Organik Tarım" eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.

 

Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFAOM):
 1972 yılında kurulan IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements) Uluslar arası Organik tarım Hareketleri Federasyonu'nun organizasyonu altında toplanmışlardır.IFOAM'in kuruluşunun temel felsefesi organik tarım hareketinin ihtiyaç duyduğu hizmetlerin uluslar arası tek bir organizasyon altında birleşmesinde yatmakla birlikte, yenilemeyen doğal kaynakların kullanımını minimuma indiren gıda üretim metotlarının kullanılması yoluyla organik tarımı geliştirmektir. IFOAM, tüm dünyada ekolojik üretime ilişkin kuralları ilk olarak tanımlayan ve yazıya döken kuruluştur.

Sözleşmeli Üretim: Ülkemizde üretilen ekolojik ürünler büyük ölçüde yurt dışı pazarlara gönderildiğinden ekolojik ürün üretim miktarı ve çeşitliliği yurt dışından gelen talepler doğrultusunda şekillenmektedir. İhracat organizasyonunun gerekliliğinden dolayı üretimler organizasyon kuruluşları tarafından sözleşmeli olarak çiftçilere yaptırılmaktadır. Sözleşmeli tarım üreticilere fiyat ve satış garantisi getirerek avantaj sağlamaktadır. Yapılan sözleşmede taraflar üretim ile ilgili koşulları, fiyat ve varsa prim miktarını açıklayarak mahkemeye başvurma hakkı saklı olmak koşulu ili kanuni güvence altına alınmaktadır.

Sertifikalı Ürün: Ekimden hasada kadar geçen sürede, sertifika vermeye yetkili bağımsız bir kuruluşça, önceden sıkı bir şekilde tespit edilmiş üniform standardlara göre kontrol altında üretimi sağlanmış ürün demektir.

 

Konvansiyonel Tarım Metodu: Organik tarım metodu dışındaki tüm geleneksel metotlardır.

 

Toksite: Kimyasal maddelerin vücutta zarar verebilme potansiyeli diye tanımlanabilir.

 

Toksik Madde: Canlı organizmaya (insan ve sıcak kanlı hayvanlara) ağız, solunum, deri ve enfeksiyon yolu ile girdiğinde normal fizyolojik ve biyokimyasal mekanizmaları bozan veya fazla miktarda canlının ölümüne sebep olan kimyasal maddelerdir.

 

Kalıntı (Rezidü-Bakiye) :
 Kullanılan ilacın belirli süre sonra kullanıldığı yüzeyde (ortamda) kalan miktarıdır. Özellikle insan ve çevre sağlığı bakımından önemli olup, ppm ile ifade edilir.

 

Biyoteknik Mücadele: Ormanlarda bilhassa kabuk böceklerine karşı kullanılan bir metottur. Bu mücadelede FEROMON denilen karşı cinsin kokusunu yayan düzeneklerle böceğin erkek veya dişisinin bir yere çekilerek imhası sağlanır ve dolayısıyla böceğin üremesi kontrol altına alınır. Feromonlar ülkemizde üretilmediği ve pahalı olduğu için çok bilinçli kullanılması gerekir.

 

Biyolojik İnsektisitler İle Mücadele: Tabiatta böceklerin hastalanmasına ve ölümlerine sebep olan birçok bakteri, mantar, virüs ve mikroorganizma mevcuttur. Bu mücadelede bu canlılardan yararlanılır. Zararlı böcek dışında diğer canlılara ve bitkilere zararı olmadığı için tercih edilmesi gereken doğayı koruyucu bir metottur.

 

Predatörler: Zararlı böcekleri yiyenler.

 

Parazitoidler: Zararlı böceklerin yumurtasına zarar verenler.

 

Patojenler: Zararlı böcekleri hastalandırarak zarar verenler.

 

Organik Madde: Toprak içinde bulunan bitki ve hayvan kalıntılarıdır.

 

Organik Gübre: Başta ahır gübresi olmak üzere fekaller (insan gübresi), kompostlar (bitki ve hayvan kalıntılarının bir çukurda çürütülmesi), yeşil gübreler (genellikle baklagil bitkilerin yeşil iken toprağa gömülmesi), şehir artıkları (çöp gübresi), guano (yarasa gübresi), güvercin ve tavuk gübresi, kan, deri, boynuz ve tırnak tozları vb. gübrelerdir.

 

Hormon: Bitkilerdeki büyüme ve gelişme olaylarını yönlendiren, çok düşük yoğunluklarda dahi etkili olabilen ve bitkilerde sentezlenerek taşınabilen organik maddelerdir. 'Büyüme düzenleyici maddeler' olarak da adlandırılmaktadır.

 

Organik Tarım: Organik Tarım (Biyolojik, Ekolojik Tarım): Tarımsal üretimin insana ve çevreye zarar vermeden gerçekleştirildiği, ekolojik sistemde sentetik kimyasallar ve bu kimyasalların hatalı uygulamaları sonucu kaybolan doğal dengeyi yeniden kurmaya yönelik bir tarım yöntemidir. Organik tarım bir “alternatif tarım” yöntemi değildir. Geleneksel tarımın, günümüz teknoloji ve koşullarında uygulanmasıdır. Konvansiyonel tarım ise “sentetik kimyasal tarım” olarak ifade edilmelidir. Sürdürülebilir, IPM, alternatif, iyileştirilmiş tarım yöntemleri organik tarım olarak değerlendirilemez. Bu tarım yöntemlerinde sentetik kimyasalların kullanımı kontrol altına alınırken organik tarımda sentetik kimyasal girdiler kullanılmamaktadır.

 

Gelişimi: Avrupa’da 1910 ‘larda uygulanmaya başlamış, kontrollü üretim ise 1930’lu yıllarda yaygınlaşmıştır. Danimarka, İngiltere ve İsviçre Avrupa’da biyolojik tarımın temellerini atan ülkeler olmuşlardır. 1970’li yıllarda ticari anlamda önem arz etmeye başlamıştır. 1972 yılında Almanya’da “Uluslararası Ekolojik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun (IFOAM)” kurulması ile daha düzenli hale gelmiştir. IFOAM (International Federation of Organic Agriculture Movements)’ ın temel fonksiyonu, dünyada organik tarımla ilgili bilgi ağının koordinasyonu olarak tanımlanabilir. Avrupa orjinli firmaların talepleri doğrultusunda 1984-85 yıllarında ülkemizde organik tarım başlamıştır. 1992 yılında “Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO)” kurulmuştur. Avrupa Birliği, ilk organik ürün yönetmeliğini 24 Haziran 1991 tarihinde yayımlamıştır. Bu yönetmelik yanızca bitkisel ürünleri kapsamaktadır. Daha sonra hayvansal üretimi de içine alan “Organik tarım Yönetmeliği” 24 Ağustos 2000 tarihinde yayımlanmıştır. Ülkemizde “Bitkisel ve Hayvansal Tarım Ürünlerinin Ekolojik Metotlarla Üretilmesine İlişkin Yönetmelik” 18 Aralık 1994 tarihinde ve “Organik Tarımın Esasları ve Uygulamasına İlişkin Yönetmelik” de 11 Temmuz 2002 tarihinde yayımlanarak yürürlüğü girmiştir. Bölgelere göre incelendiğinde Ege yüzde39, Akdeniz yüzde 24, İç Anadolu ise yüzde11 üretim oranlarına sahiptir. Çiftçi sayısı dağılımda Ege 6.123, Karadeniz 2.800, İç Anadolu 2.017; üretim alanlarında Ege 42.500 ha, İç Anadolu 34.000 ha ve toplam üretim dağılımında ise Ege 80.400 ton, Marmara 79.600 ton ve Güney Doğu Anadolu 43.500 ton değerleri ile karşımıza çıkmaktadır. Dünyada üzerinde 120 ülkede 17.2 milyon ha alanda organik üretim yapılmaktadır. Avustralya 7.7 milyon ha, Arjantin 2.8 milyon ha ve İtalya 1 milyon ha alan ile önde gelen ülkelerdir. Avrupa’da toplam üretim alanı 3.8 milyon ha ve organik tarım toplam tarım alanın yüzde2.8 ine tekabül etmektedir.

 

Neden Organik Tarım: Sağlıklı ve uzun yaşam doğal gıdaların tüketilmesiyle mümkündür. Konvansiyonel (Organik tarım metodu dışındaki tüm geleneksel metotlar) tarım sayesinde dünya gıda üretimi bir miktar artmakta ancak toprak-su ve atmosfer oldukça hızlı kirlenmekte ve sonuçta insan yaşamı olumsuz etkilenmektedir. Bu şekilde giderse toprak daha ne kadar insanlığa hizmet verebilir? Hiç kuşkusuz bu süre, sanılandan çok daha kısa olacaktır. Her geçen gün hızla tükenen dünyamızda doğal kaynakların dengeli kullanımını ve uzun vadede ekonomik gelişimini hedefleyen yeni bir tarımsal anlayış modelinin uygulamaya konulması gerekmektedir. Bu gereklilikten ötürü “Organik Tarım” kaçınılmazdır.

 

Gelişmiş ülkelerdeki Pazar fırsatları, gelişmekte olan ülkeleri organik tarıma yöneltmektedir. Organik tarım ürünleri, diğer konvansiyonel tarım ürünlerine göre, ortalama 4 katı fiyatla alıcı bulabilmektedir.

 

Dünya Ticaretine Konu Olan Organik Tarım Ürünleri:
 Yaş meyve-sebzeler, çorbalar, dondurulmuş gıdalar, su ürünleri, şeker ve şekerli ürünler, bebek gıdaları, diyet ürünleri, gıda katkı maddeleri, soslar, kuru ve sert kabuklu meyveler, bakliyat, baharatlar, tıbbi ıtri bitkiler, yağlar, et ürünleri, bal, peynir, un ve unlu mamuller ve bira, şarap, meyve suları, kahve, çay gibi alkollü ve alkolsüz içecekler sayılabilir.

 

Organik Besin:
 Ürün yetiştirmede kimyasal savaş yerine biyolojik savaş (Kültür bitkilerinde zararlılar ve yabancı otlar aleyhine yaşayan organizmaları kullanmak suretiyle zararlı populasyonu ekonomik zarar eşiği altında tutmak amacıyla yapılan çalışmalardır. Predatör: Zararlı böcekleri yiyenler. Parazitoid: Zararlı böceklerin yumurtasını yiyenler. Patojen: Zararlı böcekleri hastalandıranlar.); suni gübre yerine organik gübre (fekaller-insan gübresi, kompost-bitki ve hayvan kalıntılarının çürütülmesi, yeşil gübreler-genelliklebaklagil bitkilerinin yeşilken toprağa gömülmesi, şehir artıkları-çöp gübresi, guano-yarasa gübresi, güvercin ve tavuk gübresi, kan, deri, boynuz ve tırnak tozları vb.) kullanılması, hormon (büyüme ve gelişme olaylarını yönlendiren, çok düşük yoğunlukta bile etkili olabilen ve bitkilerde sentezlenerek taşınabilen maddelerdir), sentetik koruyucu ve katkı maddesi içermeyen ürünlerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder